Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Kültür 16.11.2025 - 08:48, Güncelleme: 16.11.2025 - 08:48
 

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Kaderimiz doğduğumuz evlerde yazılıyor.Senin kaderin hangi evde yazıldı?İçimizdeki o küçük çocuk, yıllarca içten bir sevgiyi aradı. Eksik parçasını bulabilmek için nice yollardan geçti. Hayalleri, umutları, yarına dair inançları vardı. Ama içinde eksik kalan o parçanın ne olduğunu fark etmeden yaşadı.O güvenli alanı bir çiçekte, bir hayvanda, bir insanda… bazen de bir yasak aşkta aradı. Ne yaptıysa da dolduramadı o hüzünlü boşluğu.Zaman ilerledikçe anlamaya başladı: Aslında o eksiklik tamamen kendisiyle ilgiliydi.Kimseyle doldurulamayacak kadar derin, iç benliğinin sarsıntısıydı bu.Bedenimiz büyüse de o çocuk ruhumuzun derinliklerinde hâlâ o şefkatli sevginin özünü ararız. Tanıdık gelmiştir bu hikâye… Çünkü aslında hepimizin ortak hikâyesi. Derinlerde bir yerlerde görmezden geldiğimiz yanlarımızın birleşimi, bastırdığımız o sessiz ama çok yüksek çığlığın yankısıdır belki.Zamanında verilmeyen o şefkatin acısı çok derindir.Hepimiz birer yaralı çocuk, belki de yaralı şifacıyız.Kimimiz bir kalbe, kimimiz bir bedene, kimimiz bir ruha şifa oluyor; ama önce kendi yaralarımızı görüp kabul etmeyi öğrendikten sonra bu şifa kalıcı hâle geliyor. Ruhlarımızın o yaralı parçaları elbet bir gün iyileşecek, şifalanacak. İçimizdeki o kutsal, büyük sevgi kaynağına mutlaka ulaşacağız. Peki nasıl mı? Kendi hikâyemizi görüp kabul ederek, kendi yaralarımızı sararak.O zaman içimizdeki çocuk da büyüyecek ve bizimle bir bütün olacak.Belki bir gün yolumuz, yaramıza denk, acımıza şifa, kalbimize deva olan bir sevgiyle kesişir…Aynı dilden, aynı yerden, aynı kalpten bakabilen biriyle. Aşka, sevgiye, yaralı yanlarımıza ve içimizdeki çocuğa ithafen… Sevgiyle.

Kaderimiz doğduğumuz evlerde yazılıyor.Senin kaderin hangi evde yazıldı?İçimizdeki o küçük çocuk, yıllarca içten bir sevgiyi aradı. Eksik parçasını bulabilmek için nice yollardan geçti. Hayalleri, umutları, yarına dair inançları vardı. Ama içinde eksik kalan o parçanın ne olduğunu fark etmeden yaşadı.O güvenli alanı bir çiçekte, bir hayvanda, bir insanda… bazen de bir yasak aşkta aradı. Ne yaptıysa da dolduramadı o hüzünlü boşluğu.Zaman ilerledikçe anlamaya başladı:

Aslında o eksiklik tamamen kendisiyle ilgiliydi.Kimseyle doldurulamayacak kadar derin, iç benliğinin sarsıntısıydı bu.Bedenimiz büyüse de o çocuk ruhumuzun derinliklerinde hâlâ o şefkatli sevginin özünü ararız. Tanıdık gelmiştir bu hikâye…

Çünkü aslında hepimizin ortak hikâyesi. Derinlerde bir yerlerde görmezden geldiğimiz yanlarımızın birleşimi, bastırdığımız o sessiz ama çok yüksek çığlığın yankısıdır belki.Zamanında verilmeyen o şefkatin acısı çok derindir.Hepimiz birer yaralı çocuk, belki de yaralı şifacıyız.Kimimiz bir kalbe, kimimiz bir bedene, kimimiz bir ruha şifa oluyor; ama önce kendi yaralarımızı görüp kabul etmeyi öğrendikten sonra bu şifa kalıcı hâle geliyor.

Ruhlarımızın o yaralı parçaları elbet bir gün iyileşecek, şifalanacak. İçimizdeki o kutsal, büyük sevgi kaynağına mutlaka ulaşacağız.

Peki nasıl mı?

Kendi hikâyemizi görüp kabul ederek, kendi yaralarımızı sararak.O zaman içimizdeki çocuk da büyüyecek ve bizimle bir bütün olacak.Belki bir gün yolumuz, yaramıza denk, acımıza şifa, kalbimize deva olan bir sevgiyle kesişir…Aynı dilden, aynı yerden, aynı kalpten bakabilen biriyle.

Aşka, sevgiye, yaralı yanlarımıza ve içimizdeki çocuğa ithafen…

Sevgiyle.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve webtvhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.