Yenilenmiş Ambalajda Bayat Siyaset
Yenilenmiş Ambalajda Bayat Siyaset
“Değişim şart!”
Bu cümle artık siyasi literatürde “havalar ısındı” kadar sıradan bir söylem. Hatta öyle sıradan ki, artık duyanın içgüdüsel tepkisi “Yine ne yalan geliyor acaba?” oluyor. Gerçek şu ki, bizde “değişim” kelimesi, süresi geçmiş bir ürünü yeni şişeye koyup “yenilendi” diye satmak gibi bir şey.
Değişim Retoriği: Siyasetin En Eski Tiyatro Oyunu
Siyaset, Platon’un meşhur “mağara alegorisi”ni haklı çıkarırcasına gölgelerin gölgesine tapınan bir kitleyle ilerliyor. Mağaranın dışına çıkmaya çalışanlara değil, içerideki gölge oyunlarını ustalıkla yönetenlere oy veriyoruz. Her yeni gelen, eski düzeni değiştirme vaadiyle gelir; sonra eski düzene yeni bir masa örtüsü serer, o kadar.
Mesela Türkiye siyasetinde “yeni yüzler” sık sık vitrine çıkarılır. Ama o yüzlerin arkalarında, 1980’lerden kalma siyasal refleksler, 90’lardan arta kalmış pragmatizm ve 2000’lerin başından beri güncellenmemiş bir “vizyon” kitapçığı vardır.
Nietzsche, Camus ve “Sonsuz Deja Vu”
Friedrich Nietzsche “sonsuz döngü” fikriyle yaşadığımız hayatın sürekli kendini tekrar ettiğini söylemişti. Sanırım siyaseti izleyerek bu fikri anlamak çok daha kolay. Çünkü aynı yüzler, aynı laflarla, aynı vaatlerle sahnede. Değişim bir illüzyon. Nietzsche’nin “Tanrı öldü” dediği çağda, biz hala “yeni liderler doğacak” diye umut besliyoruz.
Her seçim sonrası, Sisifos’un kayayı yeniden yukarı itmesi gibi, halk yeniden "umut" taşını sırtına alıyor. Camus yaşasaydı bu tabloya sadece acı bir tebessümle bakardı.
Mizahın Trajedisi: Şampuanın Üstü Farklı, İçi Aynı
Siyasetçilerin “değişim” stratejisi çoğu zaman market rafı dizmek gibidir. Ürün aynı üründür, sadece yeni ambalajla “Reform Paketi” olarak sunulur. Bakınız, "Yüzde 50+1" meselesine: Önce “Bu sistem demokrasi şaheseridir” denir, sonra aynı ağız “Bu sistem bizi zorluyor” diyerek oyunu kuralına göre değil, kurala göre oyunu değiştirir. Değişen şey sistem değil, kimin işine yarayacağıdır!
Siyasetçilerin “değişim” stratejisi, büyük market zincirlerindeki "yeni formül" yazılı şampuanlara benzer: Etiketi parlaktır, tasarımı modernize edilmiştir ama içindekiler hâlâ saç döker. “Yenilendi” diyerek aynı içeriği farklı bir ambalaja koyarlar. Ne değişti? Ambalaj. Ne kaldı? Kepek. Seçmen her defasında “Bu sefer farklıdır” diye o şişeyi alır, sonra aynada yine aynı dökülmeyi görür.
Ve bu garip ülkede, 40 yıldır her krizin çözümünü “başkanlık sistemi” zannedenlerle, her krizin sebebini “başkanlık sistemi” sananlar, aynı sofrada değişim çorbasını kaşıklar.
Tadı hep aynı: Bayat.
Peki Gerçek Değişim Nedir? Gerçekten Var Mıdır?
Buraya kadar sizi depresyona soktuysam affedin. Ama artık terapi zamanı:
Gerçek değişim, “daha genç adaylar ”la değil, daha şeffaf kurumlarla başlar. Gerçek değişim, "gençlere yer açalım" deyip sonra 70 yaşındaki kurucuyu genel merkezde VIP kahveyle ağırlamak değil, gençlerin söz hakkını sistematik olarak güvenceye almaktır.
İşte birkaç reçete:
-
Seçim Sistemi ve Parti Yasası: Lider sultasının bittiği, milletvekilinin halktan korktuğu (genel başkandan değil!) bir yapı kurmadan değişim sadece görsel efekt olur.
-
Medyada Gerçek Pluralizm: Tüm ekranların tek bir merkezden yönetildiği bir ülkede “değişim” belgeseli bile sansürlenir. Özgür medya olmadan, sadece propaganda yön değiştirmiş olur.
-
Hesap Verebilirlik Kültürü: Gerçek değişim, siyasiler “unutulduğu için değil, hesap verdiği için” koltuktan kalktığında gelir. Şu anda sistemimiz "unutulan kurtulur" esasına göre çalışıyor.
-
Vatandaşta Zihin Devrimi: Değişim yukarıdan beklenmez. Aşağıdan gelir. Ve o aşağı, yani halk, artık ısrarla “bize bunu reva gören kim?” sorusunu sormaya başlamalı. Oy vermek yetmez; oy verilenin arkasına bakmayı da öğrenmek gerek.
Son Söz:
Birileri hep değişim der, çünkü aynı kelimeyle bin kez kandırmanın hazzı başka bir şeydir. Ama unutmayın, içeriği değişmeyen bir şampuan, sadece saç dökmeye devam eder. Gerçek değişim ambalajla değil, içerikle başlar. Aksi takdirde bu siyasal duşun sonunda hepimiz yine aynı sabunla kayıp düşeriz.
Kaynak: https://strasam.org/yazar/arastirmaci-yazar-oktay-iyisarac
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.