Meta’nın “dinlemiyoruz” savunması ve yapay zekâ ile daha büyük mahremiyet krizi

Meta, artık kullanıcıların seslerini dinlemeye gerek duymadan, yapay zekâ tabanlı ürünlerle olan etkileşimlerinden topladığı verileri kullanarak reklam hedeflemeyi daha da ileriye taşıyacağını duyurdu. Bu durum, şirketin mahremiyet konusunda yıllardır dile getirilen kaygıları derinleştiriyor. Mosseri, kullanıcıların telefonlarının mikrofonları açılsa fark edeceklerini söylerken, Meta’nın asıl gücünün reklam verenlerden topladığı verilerden geldiğini ifade etti. Ancak uzmanlar, bu durumun da kullanıcı gizliliğini açıkça ihlal ettiğini belirtiyor. Meta’nın algoritmaları, yalnızca kişisel veriler değil, aynı zamanda benzer ilgi alanlarına sahip kişilerin davranışlarını da analiz ederek kullanıcıların düşünce dünyasına doğrudan müdahale ediyor. Eleştirmenlere göre bu yaklaşım, yalnızca mahremiyet ihlali değil, aynı zamanda algı yönetimi ve psikolojik manipülasyon anlamına geliyor. Meta’nın kendi veri canavarını beslerken, insan davranışlarını kâr odaklı yeniden şekillendirdiği değerlendirliyor. Üstelik sorun yalnızca şirketle sınırlı değil. Kullanıcıların da bu uygulamaları bilinçsiz, dikkatsiz ve sorumsuz bir şekilde kullanmaları, manipülasyonun bu kadar etkili olmasına zemin hazırlıyor. Uzmanlar, milyonlarca insanın kendi özel hayatını gönüllü olarak Meta’nın eline teslim ettiğini, bunun da teknoloji devinin denetlenemez gücünü daha da artırdığını belirtiyor. Meta’nın 16 Aralık’ta yürürlüğe girecek yeni gizlilik politikasına göre, yapay zekâ sohbet botlarıyla yapılan kişisel konuşmalar dahi reklam hedeflemesi için kullanılabilecek. Bu da, kullanıcıların düşüncelerinin, tercihlerinin ve hatta özel yaşamlarının ticari bir ürüne dönüştürülmesi anlamına geliyor. Eleştirmenler, Meta’nın “dinlemiyoruz” savunmasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin çok daha sofistike yöntemlerle kullanıcıların zihinsel dünyasına nüfuz ettiğini vurguluyor.   (İLKHA)