MAJESTELERİNİN MAHKEMELERİ

Türkiye'nin birinci partisi olan CHP'ye düşman hukuku uygulayan, Saray Rejimi, seçimlerden kaçmak için her gün yeni bir oyunu sahneye koyuyor. İki yıl önce yapılmış bir kongre üzerinden Değişim Kurultayı'nı hedef alarak yol almaya çalışan, böylece partiyi örseleyeceğini sanan Saray Rejimi, demokrasinin canına okurken, bizi de dünyaya rezil ediyor. Majestelerinin Mahkemeleri de, talimatla kararlar alıp, kararlar veriyorlar. Aldıkları kararlar öylesine sırıtıyor ki, beş yaşındaki çocuk bile bu kararların hukuki değil, siyasi olduğunu anlıyor. İlçe Seçim Kurulu, İl Seçim Kurulu, Yüksek Seçim Kurulu aşamalarından geçmiş İstanbul İl Kongresi ile  ilgili olarak onca zaman sonra dava açılıyor. Türkiye'de ilk kez, siyasi partilerin kongrelerinin mahkeme tarafından geçersiz sayıldığına tanık oluyoruz, Bu karar pek masum bir karar değil. Anlaşılan o ki, Değişim Kurultayına yürümenin taşları döşeniyor. Oysa, bunları hiç tartışmaya gerek yok. CHP'liler yeni bir yönetim seçtiler. O yönetim halkın karşısına çıktı ve yüz akıyla partiyi birinci parti yaptı. Yani, Türk Halk, kurultayda seçilenlere onay verdi. Demokrasiye inanan, demokrasiyi içselleştirenler halkın iradesine saygı duymak zorundadırlar. Bizi yönetenlerin, demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı için böylesine absürt olaylara tanık oluyoruz. İstanbul CHP İl Yönetimini görevden geçici olarak uzaklaştırdı Majestelerinin mahkemeleri. Yerine, bir süre önce partiden istifa ettiğini açıklayan Gürsel Tekin'i ve dört eski ilçe başkanını görevlendirdi. Neresinden baksanız elinizde kalıyor. Sıra, 15 Eylül'deki mahkemede. Orada da bu doğrultuda karar alınırsa, Sarayının çok istediği Kılıçdaroğlu görevlendirilirse şaşırmamak gerekir. Bir zamanlar Tanrılar Çıldırmış  Olmalı diye bir film vardı. O, şimdi Türkiye'de uyarlanıyor. CHP'yi 47 yıl sonra birinci parti yapan, haftanın iki günü mitinglerde yüzbinlere bir araya gelen, korkmayan, yılmayan, yorulmayan, toplumun tüm ezilen kesimlerinin hakkını savunan, yurdun dört bir yanını gezen ve gündemi elinde tutan Özgür Özel'in önünü kesmek, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığını önlemek için yapılmaktadır bu anti demokratik uygulamalar. Türkiye, ne yazık ki, çifte hukuk uygulayan bir ülke haline getirilmiştir. Ancak, ne yaparlarsa yapsınlar, halkın uyanışı başlamıştır. Kitleler hareket halindedir. Korku duvarları yıkılmıştır. Umut artmıştır. Bu gidişi durdurmaya Saray'ın gücü yetmeyecektir. Majestelerinin mahkemelerinin verdiği kararlar hak nezdinde hükümsüzdür. Bu yaşananlar bize Tanrılar Çıldırmış Olmalı filmini anımsatıyor ve dedirtiyor ki, "Egemenler Çıldırmış Olmalılar". Bu savaşın galibi halk olacaktır. Birileri çıldırsalar da, patlasalar da, çatlasalar da halk derslerini verecektir.