“Kırıldım, O Yüzden Koptum” — Bağ Kuran Toplumda Bağ Koparmak
“Kırıldım, O Yüzden Koptum” — Bağ Kuran Toplumda Bağ Koparmak
Her şey bir cümleyle başlar: “Ama o senin annen.”
Ya da: “Çocukluk arkadaşını böyle silemezsin.”
Belki de: “O kadar emek verdin, devam et.”
Ve işte tam da burada, insan kendi hikâyesinden düşmeye başlar.
Ben bu yazıyı senin için yazıyorum. Çünkü toksik bir ilişkiyle bağ koparmak, yalnızca bir kişiyi hayatından çıkarmak değil. Aynı zamanda seni durduran tüm cümlelerle, sana yapıştırılan etiketlerle ve susman için eğitildiğin her toplumsal sessizlikle de vedalaşmak demek. Bu bir savaş değil — ama bir direniş. Sessiz, derin, görünmeyen bir iç göç.
Toplum, ilişkiyi kutsal ilan eder. Aile bağları, dostluklar, evlilikler… Adeta bir kutsal ittifak gibidir. Ne kadar kırarsan kırıl, sürdürmen beklenir. “Katlanmak erdemdir,” denir. “Dayanmak güçlü olmaktır.” Oysa katlanmak bazen kendine ihanet etmektir. Dayanmak, tükenmenin kibar adıdır.
Toksik birey yalnızca bağıran, hakaret eden biri değildir. Bazen çok nazik, çok sessiz ve çok sistematik bir şekilde seni senden alır. Her söylediğini sorgulatır. Küçük görür. Rekabet eder. Üstünlük kurar. Ve sonra, bir gün bir bakarsın, aynada gördüğün kişi, artık sen değilsindir.
Kopmak kolay değildir. Çünkü sadece bir insandan değil, onay ihtiyacından, geçmişten, alışkanlıktan, korkulardan da koparsın. Ama şunu unutma: Kopmak, ihanet değildir. Bazen sadakatin en hakikisi, kendine duyduğun sadakattir.
Sosyolog-Aile Danışmanı
Elif ÖZCÖMERT
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.