Evrim Rızvanoğlu: ''Türk Hava Kurumu fiilen tasfiye ediliyor''
Evrim Rızvanoğlu: ''Türk Hava Kurumu fiilen tasfiye ediliyor''
DEVA Partili İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu’ndan orman yangınları eleştirileri “Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınla mücadele bütçesi enflasyon karşısında erimiş durumda; hava araçları elden çıkarılarak Türk Hava Kurumu fiilen tasfiye ediliyor.”
DEVA Partili İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu’ndan orman yangınları eleştirileri “Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınla mücadele bütçesi enflasyon karşısında erimiş durumda; hava araçları elden çıkarılarak Türk Hava Kurumu fiilen tasfiye ediliyor.”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, orman yangınlarına karşı yetersiz hazırlıkları ve afet yönetimindeki kurumsal zaafları sert ifadelerle eleştirdi. Rızvanoğlu, Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 Yılı Performans Programı’nı ayrıntılı biçimde değerlendirdi.
Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, 2025 yılında yangına hassas bölgelerde müdahale süresinin 10 dakikaya indirileceği yönündeki hedefi “göz boyama” olarak nitelendirdi. Yangınla mücadeleye yönelik hazırlıkları değerlendiren Rızvanoğlu, bu yıl yalnızca dört yeni hava aracının envantere eklenmesini, personel sayısındaki azalmayı ve bütçenin enflasyon karşısında reel olarak küçülmesini ciddi bir yönetim zaafı ve ihmalkârlığın göstergesi olarak tanımladı. Ayrıca, Türk Hava Kurumu uçaklarının satışa çıkarılmasını “kullanılabilir bir kapasitenin kasıtlı olarak devre dışı bırakılması” şeklinde tanımlayan Rızvanoğlu, bu tercihin teknik değil, kurumun tasfiyesi için siyasi bir karar olduğunu vurguladı.
“5 Haziran’ı kutlamak yerine, çevre için neredeyse ağıt yakıyoruz”
Basın toplantısına 5 Haziran’ın anlamına değinerek başlayan Rızvanoğlu, yaz mevsimi başlamadan İzmir, Aydın ve Antalya gibi illerden gelen yangın haberlerinin endişe verici olduğunu söyledi. “Bu yaz da risk yüksek, tehdit büyük” diyen Rızvanoğlu, yaşanan her felaketin aslında iktidarın hazırlıksızlığını gözler önüne serdiğini ifade etti.
2024 verileriyle çarpıcı tablo: “2021’i bile geçtik”
Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2024 yılında Türkiye’de 3.797 orman yangını çıktığını ve toplamda 27 bin hektar alanın kül olduğunu belirten Rızvanoğlu, bu kaybın yaklaşık 39 bin futbol sahası büyüklüğüne denk geldiğini vurguladı. 2021’in “büyük yangın yılı” olarak anıldığını hatırlatan Rızvanoğlu, “O yıl 2.793 yangın yaşanmıştı. Ama 2024’te bu sayı bini aşkın artmış durumda. Yani sadece geçmişin en kötü yılını yaşamadık, onu da geçtik” dedi.
Yangınlara karşı önlem alınmadı: “Bilim uyarıyor, iktidar duymuyor”
İklim krizinin yangınların sıklığını ve şiddetini artırdığını söyleyen Rızvanoğlu, kuraklık, artan sıcaklıklar, düşük nem ve sert rüzgarlar nedeniyle yangın riskinin katlandığını kaydetti. Meteoroloji verilerine göre 2025 yazında mevsim normallerinin 1 ila 2 derece üzerinde sıcaklık beklendiğini aktaran Rızvanoğlu, yangın sezonunun artık Mayıs’tan Ekim sonuna kadar uzadığını belirtti.
Ancak buna rağmen iktidarın yangınlara karşı yeterli hazırlık yapmadığını söyleyen Rızvanoğlu, özellikle orman alanlarında madencilik, enerji ve turizm projelerine verilen izinlerin yangın riskini artırdığını ifade etti. Örtü temizliğinin yapılmadığını, etkin denetimin eksik olduğunu ve orman köylülerinin sistemin dışına itildiğini belirten Rızvanoğlu, “Yangınları doğuran bataklık hâlâ orada duruyor; iktidar bu kök nedenlere dokunmuyor” dedi.
Müdahale süreleri ve personel yetersizliği eleştirildi
Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 yılı Performans Programı’na göre yangına hassas bölgelerde ilk müdahale süresi hedefinin 10 dakika olarak belirlendiğini söyleyen Rızvanoğlu, bu hedefi “göz boyama” olarak nitelendirdi. 2024 yazında günlerce süren yangınlara bu sürede müdahale edilip edilmediğini sorgulayan Rızvanoğlu, “Gelelim yangına müdahale süreçlerine. Az önce saydığımız bu kadar büyük risklere rağmen hazırlık hangi düzeyde? Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 yılı Performans Programı’na göre, yangına hassas bölgelerde ilk müdahale süresi, 11 dakika olarak belirtilmiş. 2025 için hedef, bu süreyi 10 dakikaya indirmek. Bakın bu tamamen göz boyama ve algı yönetimi. Haziran 2024’te İzmir, Muğla ve Bolu gibi illerde günlerce süren yangınlar yaşandı. Bu yangınlara müdahale süresi gerçekten 11 dakika mıydı? Hangi yangına, hangi araçla, ne kadar sürede müdahale edildi? Bakın yangınların %50’sinin nedeni bilinmiyor. Bunları bilmeden nasıl mücadele edeceksiniz, nasıl müdahale edeceksiniz? ” dedi.
“Geçici kadrolarla orman yangınları yönetilemez”
Yangınla mücadele eden personel sayısının da azaldığını vurgulayan Rızvanoğlu,” Gelelim yangınla mücadeledeki en kritik unsurlardan birine: personel meselesine. Orman Genel Müdürlüğünün 2023 yılında 44 bin olan personel sayısı 2024 yılında 42 bine düşmüş. Bu ne demek biliyor musunuz? Yangınla mücadelede en temel araçlardan biri olan arazözlerde, bugün tam kadro çalışacak personel yok demek. Evet, aracı sürecek bir şoför belki var.
Ama hortumu araca bağlayacak biri var mı? Ya da hortumu yanan bölgeye taşıyacak kimse var mı? Maalesef o ekip yok. Arazöz var ama ekibi eksik. Bu, yangınla mücadelede en temel zincirin kopması demek. Dahası var: orman yangınları gibi uzmanlık gerektiren bir alanda hâlen geçici personelle çalışılıyor. Yani ormanı tanımayan, araziyi bilmeyen, yangının dilinden anlamayan personelle sahaya çıkılıyor. Oysa bu iş, sadece fiziksel güçle değil; bilgiyle, tecrübeyle yapılır. Yangınla mücadele, mevsimlik değil, stratejik bir iştir. Ve bu strateji, geçici değil, kalıcı kadrolarla yürütülmelidir. ” dedi.
“OGM 2025 yılında yalnızca 4 hava aracı envanterine eklemeyi hedefliyor”
Rızvanoğlu, Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 yılı hedefleri arasında hava aracı sayısını 23’e çıkarma planına da eleştiri getirdi. Rızvanoğlu, “Yangınla mücadele bir diğer konu da havadan müdahale konusu. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 Performans Programı’nda “2025’te hava aracı sayımız 23’e çıkacak” diyorlar. Peki, geçtiğimiz yıl fiilen aktif olan uçak ve helikopter sayısı kaçtı? 19. Yani, bu yıl envantere sadece 4 yeni hava aracı eklenecek. Evet, yanlış duymadınız, sadece 4 tane. Bakın 2024 yılında Türkiye’de 3.797 orman yangını çıktı ve 27.000 hektar alan zarar gördü. Bu kadar büyük bir felaketin ardından, envantere sadece 4 yeni hava aracı eklemek yeterli mi? Bu, gerçekçi bir artış mı? Bu yüzden meselemiz sadece sürelere indirgenemez. Yangın öncesi önlemleri almadan, yeterli ekipman, teknoloji ve personel olmadan verilen süre taahhütleri anlam taşımaz.” dedi.
THK uçakları meselesi: “Kullanılmayan bir imkân bilinçli biçimde devre dışı bırakıldı”
Türk Hava Kurumu’na ait yangın söndürme uçaklarının yıllarca “hurda” denilerek dışlandığını ancak daha sonra bu uçakların satışa çıkarıldığını hatırlatan Rızvanoğlu, “Ve orman yangınları denince, atlamamamız gereken çok çarpıcı bir örnek var: Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları. Yıllarca bize ne dendi? ‘Türk Hava Kurumu’nun uçakları hurda, çalışmaz, tamiri bile masraf.’ Peki sonra ne oldu? O uçaklardan 8’i satışa çıkarıldı. Hem de üçü hâlen aktif olarak çalışabilirken. Şimdi burada büyük bir çelişki var. Ve bu çelişkinin bedelini de doğa ödüyor. Ormanlar ödüyor. Biz ödüyoruz. Bakın bu teknik bir mesele değil. Bu, doğrudan siyasi bir tercih. Türk Hava Kurumu gibi büyük işler başarmış, geçmişten bugüne emanet bir kurumu sahipsiz bırakıyorsunuz. İçini boşaltmaya, sonra da ‘iş görmez’ deyip tasfiye etmeye çalışıyorsunuz. Bu bir yöntem hâline geldi. Sistematik bir tutum. Yani elimizde arızalı, hurda uçaklar yok; Kullanılmayan ama kullanılabilir bir imkân var. Evet, yanlış duymadınız: kullanılmayan bir imkân. Ve bu da çok açık bir tercihtir. Yıllar içinde halkın vergileriyle alınmış bir kapasite, bilinçli olarak devre dışı bırakılıyor. Oysa bu uçaklar onarılıp tekrar hizmete alınabilirdi. Ama yapılmadı.
Satış tercih edildi. Oysa Orman Genel Müdürlüğü, Türk Hava Kurumu ve TUSAŞ işbirliği devam ettirilerek bu kaynaklar kullanılabilirdi. Ama kullanılmadı. Daha özenli davranılabilirdi ama davranılmadı. Bir de THK’ya atanan kayyum meselesi var. Kuruma atanan kayyumların görevi kurumları sonlandırmak, tasfiye etmek değil, devamlılığı ve ayakta kalmasını sağlamaktır. Ancak yılların Türk Hava Kurumu’nda durum böyle ilerlemiyor.” dedi.
Bütçede reel azalma: “Bu bir artış değil, daralma”
Yangınla mücadele bütçesine ilişkin verileri de paylaşan Rızvanoğlu, 2024 yılında bu alana 23 milyar 554 milyon TL ayrıldığını, 2025 bütçesinin ise 29 milyar 529 milyon TL olduğunu söyledi. Yüzde 25’lik bu artışın, yüzde 44’lük resmi enflasyon karşısında gerçekte bir azalma olduğunu belirtti. “Ve unutmayalım:bütçe, sadece para değildir. Bütçe, bir ülkenin öncelikler listesidir. Ormanlar bu listede hâlen gerilerde, oysa orman demek sadece ağaç demek değil. Su, oksijen, halk sağlığı, tarım, iklim dengesi, gelecek demek.” dedi.
Yapısal çözüm önerisi: Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvveti
Afet yönetimindeki dağınıklığa da dikkat çeken Rızvanoğlu, yangınlarda hangi kurumun ne yapacağının hâlâ net olmadığını, yetki karmaşası yaşandığını ve erken uyarı sistemlerinin yetersiz kaldığını ifade etti. Bu nedenle Meclis’e sundukları kanun teklifiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde “Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetleri Komutanlığı” kurulmasını önerdiklerini açıkladı.
Yeni yapının sadece yangınlarda değil, deprem, sel ve çığ gibi afetlerde de görev alacağını belirten Rızvanoğlu, “Bu yapı, sadece orman yangınlarında değil, depremde, selde, çığda da görev alacak. Kendi hava filosu olacak. Eğitimli, profesyonel kadrosu olacak. Sivil savunma ile entegre çalışacak. Kriz öncesinden kriz sonrasına kadar süreci yönetecek. Çünkü afetlere karşı çözüm, sadece ‘kriz anında müdahale’ değildir. Asıl mesele, hazırlık ve sürekli görevde olan yapılar kurmaktır. Bu nedenle biz bu yapıyı, ulusal bir ihtiyaç, stratejik bir zorunluluk olarak görüyoruz.” dedi.
“Sorularımız bilgi için değil, Anayasal sorumluluğu hatırlatmak için”
Konuşmasının sonunda hükümete açık sorular yönelten Rızvanoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yazı için hangi hazırlıkları yaptığını, kaç uçak, helikopter ve personelin hangi illerde görevlendirildiğini, yerel yönetimlerle nasıl bir koordinasyon sağlandığını ve orman köylerinin dirençli hale getirmek için hangi hazırlıkların olduğunu sordu.
Bu soruların sadece bilgi almak için değil, kamu yönetiminin anayasal sorumluluğunu hatırlatmak için sorulduğunu vurgulayan Rızvanoğlu, “Orman yangınları artık istisnai değil. Her yanan ormanda sadece ağaçlar değil, iklim direncimiz, gıda güvenliğimiz, yaşam alanlarımız da yok oluyor” dedi.
“Biz ormanları bir istatistik kalemi olarak değil, kamu güvenliği meselesi olarak görüyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.