BU YOLUN SONU KAOSTUR, KARMAŞADIR
Kültür
11.09.2025 - 14:37, Güncelleme:
11.09.2025 - 14:37
BU YOLUN SONU KAOSTUR, KARMAŞADIR
Hak, hukuk, adalet kavramlarının yerle bir edildiği ülkemizde gidişat hiç de iyi görülmüyor. Yargının bir bölümünün tam anlamıyla siyasallaştığı, seçimle yenilemeyenler üzerinde kumpaslar kurulduğu bir dönemde, her gün yeni bir olayla karşılaşıyoruz.
Gizli tanıkların ifadeleriyle, belediye başkanları, meclis üyeleri, belediye bürokratları ve bazı iş adamları derdest edilip, zindana konulurken, en büyük rakip olarak görülen CHP üzerinde de oyun üzerine oyunlar oynanmaktadır.
Partili bir kişiliksizin yaptığı başvuru ile CHP İstanbul İl Başkanının görevden uzaklaştırılması , ardından kayyım atanması ile skandallar serisi devam ettirilmektedir. Yine, satılık bir ismin şikâyeti üzerine kurultayla ilgili açılan dava da zihinleri bulandırmaktadır. 15 Eylül'de Arapça mutlak butlan davasının sonunda, yine bir kayyım kararı çıkacağı söylentileri yayıldıkça yayılmaktadır. Adamlar, öyle bir Arap Sevici olmuşlar ki, geçersizlik demek yerine Arapça deyimleri kullanmaktadırlar.
Son seçimlerin birinci partisi CHP, tam anlamıyla düşman gözüyle görülmektedir. O, CHP ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş ve demokrasiyi getirmiş bir partidir. Demokrasiyi bir türlü benimseyemeyenler, CHP'ni anti demokratik yollardan bölmek, parçalamak, itibarsızlaştırmak, güçsüz düşürmek, hatta kapatmak için şeytanın aklına gelmeyecek tezgâhları kurmaktadırlar.
Bu çabalar nafiledir. Çünkü, geçmişte de denenmiştir. Bugünkülerin ağa babaları DP bu yolu denemiştir. Türkiye'ye çok partili sistemi getiren ve yenildiği seçim sonrası, " Benim en büyük yenilgim, en büyük zaferimdir" diyerek barış içinde iktidarı teslim edip, evine kadar yürüyerek giden İsmet İnönü de bu zulmü yaşamıştır.
12 Eylül kara rejiminde de CHP'si kapatılmıştır. Dönemin yöneticileri, zindanlara atılmış, siyasi yasakla cezalandırılmışlardır. Ancak, Deniz Baykal ve arkadaşları 11 yıl sonra CHP'ni tekrar siyasi yaşama sokmuşlar ve gasp edilen mal varlıklarını mahkeme kararıyla geri almışlardır.
Şimdi, aynı şeylerin katmerlisi yapılmaktadır. Yalancı tanıklar, uyduruk ifadelerle belediye başkanları görevden alınmakta, meclis içinde yapılan seçimlerle göreve gelenler tehdit ve baskı ile iktidar partisine transfer edilmektedir. İktidar seçimle alamadıklarını halkın iradesini yok sayarak, transferlerle kazanma yolunu mübah saymaktadır. Bu tam anlamıyla, çürümüşlük, yozlaşma ve ahlaksızlığın örneğidir.
Tüm bunlara rağmen, CHP'nin korkusuz ve cesur genel başkanı, kitleyi diri tutmayı başarabilmektedir. Türkiye'nin her yerinde mitingler düzenleyerek, yüzbinlerle buluşmakta, halkın somut sorunlarını ve yapılan haksızlıkları haykırmaktadır. Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan haftada iki miting yapmakta, ayrıca, yurdun çeşitli yerlerindeki etkinliklere katılmaktadır.
Büyük Atatürk'ün, "“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; önceki haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” sözü doğrultusunda emin adımlarla yürümektedir.
Cumhuriyete ve Atatürk'e karşı kin kusan demokrasi düşmanları, Özgür Özel'in bu çabalarından rahatsızlardır. Onun için zaman zaman tehditvari sözler edip, Ankara merkezli siyaset yapması konusunda ahlaksızca önerilerde bulunmaktadırlar.
İş inada binmiştir. Ellerindeki aparatları da kullanarak, sindirmek istedikleri CHP'yi dizayn edemedikçe, kızgınlıkları artmaktadır. Bu durum onları tam anlamıyla bir topal ördek konumuna düşürmektedir.
Topuyla tüfeğiyle, yandaş basınıyla, siyasallaşmış yargısıyla, politize olmuş bürokrasisiyle saldırdıkça saldırmaktadırlar CHP'ne.
Tek Adam Rejiminin iktidarım ömür boyu sürsün rüyasıyla, parti devleti haline getirdiği devletin tüm aygıtlarını CHP'nin üzerine sürmekte, ancak pes edilmediğini görünce de çılgınlaşmaktadır. Bu da, yanlış üzerine yanlış yapılması sonucunu doğurmaktadır. Hesap verebilme korkusu dipten tepeye kadar sinmiştir. Birgün mutlaka hesap sorulacaktır.
Sonuçta, kanunsuz her şey yapılmaktadır.
Hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşılmaktadır.
Bu uzaklaşma ise, ülkeyi kaosa götürecek bir noktaya doğru gitmektedir. Kaos, kargaşa, karmaşa, karışıklık ise bir ülkenin iç barışını tehdit edecek en büyük etkenlerden birisidir.
Sanki, birileri, ilk seçimde gideceklerini anlamışlar, ülkeyi bilerek kaosa sürüklemektedirler.
Hak, hukuk, adalet kavramlarının yerle bir edildiği ülkemizde gidişat hiç de iyi görülmüyor. Yargının bir bölümünün tam anlamıyla siyasallaştığı, seçimle yenilemeyenler üzerinde kumpaslar kurulduğu bir dönemde, her gün yeni bir olayla karşılaşıyoruz.
Gizli tanıkların ifadeleriyle, belediye başkanları, meclis üyeleri, belediye bürokratları ve bazı iş adamları derdest edilip, zindana konulurken, en büyük rakip olarak görülen CHP üzerinde de oyun üzerine oyunlar oynanmaktadır.
Partili bir kişiliksizin yaptığı başvuru ile CHP İstanbul İl Başkanının görevden uzaklaştırılması , ardından kayyım atanması ile skandallar serisi devam ettirilmektedir. Yine, satılık bir ismin şikâyeti üzerine kurultayla ilgili açılan dava da zihinleri bulandırmaktadır. 15 Eylül'de Arapça mutlak butlan davasının sonunda, yine bir kayyım kararı çıkacağı söylentileri yayıldıkça yayılmaktadır. Adamlar, öyle bir Arap Sevici olmuşlar ki, geçersizlik demek yerine Arapça deyimleri kullanmaktadırlar.
Son seçimlerin birinci partisi CHP, tam anlamıyla düşman gözüyle görülmektedir. O, CHP ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş ve demokrasiyi getirmiş bir partidir. Demokrasiyi bir türlü benimseyemeyenler, CHP'ni anti demokratik yollardan bölmek, parçalamak, itibarsızlaştırmak, güçsüz düşürmek, hatta kapatmak için şeytanın aklına gelmeyecek tezgâhları kurmaktadırlar.
Bu çabalar nafiledir. Çünkü, geçmişte de denenmiştir. Bugünkülerin ağa babaları DP bu yolu denemiştir. Türkiye'ye çok partili sistemi getiren ve yenildiği seçim sonrası, " Benim en büyük yenilgim, en büyük zaferimdir" diyerek barış içinde iktidarı teslim edip, evine kadar yürüyerek giden İsmet İnönü de bu zulmü yaşamıştır.
12 Eylül kara rejiminde de CHP'si kapatılmıştır. Dönemin yöneticileri, zindanlara atılmış, siyasi yasakla cezalandırılmışlardır. Ancak, Deniz Baykal ve arkadaşları 11 yıl sonra CHP'ni tekrar siyasi yaşama sokmuşlar ve gasp edilen mal varlıklarını mahkeme kararıyla geri almışlardır.
Şimdi, aynı şeylerin katmerlisi yapılmaktadır. Yalancı tanıklar, uyduruk ifadelerle belediye başkanları görevden alınmakta, meclis içinde yapılan seçimlerle göreve gelenler tehdit ve baskı ile iktidar partisine transfer edilmektedir. İktidar seçimle alamadıklarını halkın iradesini yok sayarak, transferlerle kazanma yolunu mübah saymaktadır. Bu tam anlamıyla, çürümüşlük, yozlaşma ve ahlaksızlığın örneğidir.
Tüm bunlara rağmen, CHP'nin korkusuz ve cesur genel başkanı, kitleyi diri tutmayı başarabilmektedir. Türkiye'nin her yerinde mitingler düzenleyerek, yüzbinlerle buluşmakta, halkın somut sorunlarını ve yapılan haksızlıkları haykırmaktadır. Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan haftada iki miting yapmakta, ayrıca, yurdun çeşitli yerlerindeki etkinliklere katılmaktadır.
Büyük Atatürk'ün, "“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; önceki haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” sözü doğrultusunda emin adımlarla yürümektedir.
Cumhuriyete ve Atatürk'e karşı kin kusan demokrasi düşmanları, Özgür Özel'in bu çabalarından rahatsızlardır. Onun için zaman zaman tehditvari sözler edip, Ankara merkezli siyaset yapması konusunda ahlaksızca önerilerde bulunmaktadırlar.
İş inada binmiştir. Ellerindeki aparatları da kullanarak, sindirmek istedikleri CHP'yi dizayn edemedikçe, kızgınlıkları artmaktadır. Bu durum onları tam anlamıyla bir topal ördek konumuna düşürmektedir.
Topuyla tüfeğiyle, yandaş basınıyla, siyasallaşmış yargısıyla, politize olmuş bürokrasisiyle saldırdıkça saldırmaktadırlar CHP'ne.
Tek Adam Rejiminin iktidarım ömür boyu sürsün rüyasıyla, parti devleti haline getirdiği devletin tüm aygıtlarını CHP'nin üzerine sürmekte, ancak pes edilmediğini görünce de çılgınlaşmaktadır. Bu da, yanlış üzerine yanlış yapılması sonucunu doğurmaktadır. Hesap verebilme korkusu dipten tepeye kadar sinmiştir. Birgün mutlaka hesap sorulacaktır.
Sonuçta, kanunsuz her şey yapılmaktadır.
Hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşılmaktadır.
Bu uzaklaşma ise, ülkeyi kaosa götürecek bir noktaya doğru gitmektedir. Kaos, kargaşa, karmaşa, karışıklık ise bir ülkenin iç barışını tehdit edecek en büyük etkenlerden birisidir.
Sanki, birileri, ilk seçimde gideceklerini anlamışlar, ülkeyi bilerek kaosa sürüklemektedirler.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.