Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
MURAT ABAOĞLU
Köşe Yazarı
MURAT ABAOĞLU
 

ÖLÜMÜN BİLE AYIRAMADIĞI BİR SEVDA HİKAYESİ

Merhaba değerli dostlar bu hafta sizlere ölümün bile ayıramadığı bir aşk hikayesinden bahsetmek istiyorum. Ramazan abi ile Fadime ablanın hikayesi. Bazı aşklar vardır. Öyle sessiz yaşanır ki kimse bilmez,gürültüsüzdür, gösterişsizdir ama bir yürekte öyle derin izler bırakır ki dünya dönse bile silinmez. Gittikçe ağırlaşan bir sessizlikte o sevda her gün yeniden birbirine tutunmuş,bir bakışta sabır bir seste umut taşımıştır. Bu mektubun içinde bir adamın eşine dokunmadan nasıl sarıldığını okuyacaksınız. Onsuz gecen her günde gözyaşlarına karışan duaları ve son nefeste bile sevgiyle kalan bir vedayı. Fadime ablanın ardından kaleme alınmış bu mektup bir sevdanın iç sesi gibi her kelimesi bir dua, her cümlesi bir ömürlük anı. Sevginin yalnız güzel günlerde değil, kayıpların ve suskunlukların içinden de doğduğunu hatırlatıyor bizlere. Okurken belki kendi sevdanıza dönüp bakacaksınız. Belki içinizde sönmüş bir sesi yeniden duyacaksınız. Çünkü bu satırlar gerçek sevgi nedir? sorusuna verilmiş en sessiz ama en güçlü cevaplardan biri. Kalpten kalbe kurulan bir köprünün zamanla değil ölümle bile yıkılmadığını anlatan bir hikâye bu. Sessizce yaşanmış , derinden sevilmiş ve en sonunda bir mektuba dönüşmüş… Ve biz bu mektubu okurken yalnızca iki insanın hikâyesine değil anlatıldıkça çoğalan, duyuldukça iyileştiren bir sevgiye tanıklık ediyoruz. Çünkü bazı sevgiler yalnız yaşanmaz paylaşıldıkça çoğalır, hissedildikçe yaşar. Bu yazıya son verirken aslında bir sevdayı sonsuzlaştırıyoruz. Ramazan abinin kaleminden dökülen cümleler sadece geçmişe değil geleceğe de ışık tutuyor. Çünkü gerçek aşk yalnız yaşanmakla kalmaz , bir mektuba, bir hatıraya, bir sessiz bakışa sığar ve oradan yankılanarak hep yaşar. Fadime ablamız artık aramızda değil belki ama Ramazan abimizin sevgisi hala onun ellerini tutuyor gibi… Ve bizler bu satırlarla bir adamın sessiz adanmışlığına, bir kadının ardından yankılanan sevgisine tanıklık ederken, kendi kalbimizde de neyin kıymetli olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Belki susarak, belki bir damla gözyaşıyla... Ama hep kalpten. İşte o muhteşem mektup; RAMAZAN’IMLA SEVGİLİM FADİME'MİM AŞKI Bir zamanlar bir oğlanla, bir kız vardı. Birbirlerine ölesiye aşkıktılar. Ama istedim fakirsin diye horgördüler vermediler.  Tam dört (4) yıl sevgimizle dayanarak kimseyle evlenmedik. Çok kere kaçırmayı düşündüm onu.Allah müsaade etmedi.  Hep ters geldi. Ama günün birinde aşkım halasına babama söylebeni sevdiğime versin yoksa kaçarım artık demiş, o da vermek zorunda kaldı. Evlendik ve çok iyi bir hayat arkadaşım oldu.Eşimin rahatsızşığı vardı, bende Allah'a dua ettim benim olsun her tedavisini yaptırayım diye. Allah sonunda nasip etti. 4 tane gül gibi evlatlarımız oldu. Ama yıllar sonra eşim hastalandı. Elimde olan bir ineğim vardı o günde onu sattım. Özel hastane ücretini yatırdım. Hiç düşünmedim bile, pişman bile olmadım, çünkü eşiminde bana öyle bir sevgisi vardı ki onu kaybederim diye korkuyordum. Ama 35 sene sonra içime öyle bir ateş düştü onu kaybettim ve hala o ataeş sönmüyor. Sönmeyecek gibi de duuruyor. Anlatmak öyle zor ki insan karşılıklı sevince. Ama hiç birbirimizi kırmadık, incitmedik, öyle bir sevgi yaşadık ki dillere destan idi, ölüm bile aşkımı benden alırken yüzü gülücük saçıyordu.  Belki bir nebze içimi dökerek yaralarım hafifler umuduyla yazdım. Aşıklara da bu yaşadığımız hayat ders olur dedim. Eşiminde nişanlıyken bana bir mektubu varmış, ama vefatından sonra öğrendim. Mekanın cennet olsun Fadime Abla....   #muratabaoğlu #köşeyazısı #yazar #klinikpsikolog #köşeyazarı
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2025 -Salı
MURAT ABAOĞLU

ÖLÜMÜN BİLE AYIRAMADIĞI BİR SEVDA HİKAYESİ

Merhaba değerli dostlar bu hafta sizlere ölümün bile ayıramadığı bir aşk hikayesinden
bahsetmek istiyorum. Ramazan abi ile Fadime ablanın hikayesi.
Bazı aşklar vardır. Öyle sessiz yaşanır ki kimse bilmez,gürültüsüzdür, gösterişsizdir ama bir
yürekte öyle derin izler bırakır ki dünya dönse bile silinmez. Gittikçe ağırlaşan bir sessizlikte
o sevda her gün yeniden birbirine tutunmuş,bir bakışta sabır bir seste umut taşımıştır.
Bu mektubun içinde bir adamın eşine dokunmadan nasıl sarıldığını okuyacaksınız. Onsuz
gecen her günde gözyaşlarına karışan duaları ve son nefeste bile sevgiyle kalan bir vedayı.
Fadime ablanın ardından kaleme alınmış bu mektup bir sevdanın iç sesi gibi her kelimesi bir
dua, her cümlesi bir ömürlük anı. Sevginin yalnız güzel günlerde değil, kayıpların ve
suskunlukların içinden de doğduğunu hatırlatıyor bizlere.
Okurken belki kendi sevdanıza dönüp bakacaksınız. Belki içinizde sönmüş bir sesi yeniden
duyacaksınız. Çünkü bu satırlar gerçek sevgi nedir? sorusuna verilmiş en sessiz ama en güçlü
cevaplardan biri. Kalpten kalbe kurulan bir köprünün zamanla değil ölümle bile
yıkılmadığını anlatan bir hikâye bu. Sessizce yaşanmış , derinden sevilmiş ve en sonunda bir
mektuba dönüşmüş…
Ve biz bu mektubu okurken yalnızca iki insanın hikâyesine değil anlatıldıkça çoğalan,
duyuldukça iyileştiren bir sevgiye tanıklık ediyoruz. Çünkü bazı sevgiler yalnız yaşanmaz
paylaşıldıkça çoğalır, hissedildikçe yaşar.
Bu yazıya son verirken aslında bir sevdayı sonsuzlaştırıyoruz. Ramazan abinin kaleminden
dökülen cümleler sadece geçmişe değil geleceğe de ışık tutuyor. Çünkü gerçek aşk yalnız
yaşanmakla kalmaz , bir mektuba, bir hatıraya, bir sessiz bakışa sığar ve oradan yankılanarak
hep yaşar. Fadime ablamız artık aramızda değil belki ama Ramazan abimizin sevgisi hala
onun ellerini tutuyor gibi… Ve bizler bu satırlarla bir adamın sessiz adanmışlığına, bir
kadının ardından yankılanan sevgisine tanıklık ederken, kendi kalbimizde de neyin kıymetli
olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Belki susarak, belki bir damla gözyaşıyla... Ama hep kalpten.

İşte o muhteşem mektup;

RAMAZAN’IMLA SEVGİLİM FADİME'MİM AŞKI

Bir zamanlar bir oğlanla, bir kız vardı. Birbirlerine ölesiye aşkıktılar. Ama istedim fakirsin diye horgördüler vermediler. 
Tam dört (4) yıl sevgimizle dayanarak kimseyle evlenmedik. Çok kere kaçırmayı düşündüm onu.Allah müsaade etmedi. 
Hep ters geldi.
Ama günün birinde aşkım halasına babama söylebeni sevdiğime versin yoksa kaçarım artık demiş, o da vermek zorunda kaldı.
Evlendik ve çok iyi bir hayat arkadaşım oldu.Eşimin rahatsızşığı vardı, bende Allah'a dua ettim benim olsun her tedavisini yaptırayım diye.
Allah sonunda nasip etti. 4 tane gül gibi evlatlarımız oldu. Ama yıllar sonra eşim hastalandı.
Elimde olan bir ineğim vardı o günde onu sattım. Özel hastane ücretini yatırdım. Hiç düşünmedim bile, pişman bile olmadım, çünkü eşiminde bana öyle bir sevgisi vardı ki onu kaybederim diye korkuyordum. Ama 35 sene sonra içime öyle bir ateş düştü onu kaybettim ve hala o ataeş sönmüyor. Sönmeyecek gibi de duuruyor. Anlatmak öyle zor ki insan karşılıklı sevince. Ama hiç birbirimizi kırmadık, incitmedik, öyle bir sevgi yaşadık ki dillere destan idi, ölüm bile aşkımı benden alırken yüzü gülücük saçıyordu. 
Belki bir nebze içimi dökerek yaralarım hafifler umuduyla yazdım.

Aşıklara da bu yaşadığımız hayat ders olur dedim.
Eşiminde nişanlıyken bana bir mektubu varmış, ama vefatından sonra öğrendim.

Mekanın cennet olsun Fadime Abla....

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve webtvhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.