Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
DUYGU DOĞAN
Köşe Yazarı
DUYGU DOĞAN
 

Soyut Düşünmek

Duygular görünmezdir. Ölçülemez, tartılamaz, cetvelle hizalanamaz… Ama yine de hepimiz onları hisseder, taşır ve anlatmanın yollarını ararız. Tasarım eğitimi, görünmeyeni görünür kılma çabasıyla başlar; soyut duyguları çizgi, form, renk ve doku gibi somut araçlarla ifade etmeyi öğretir. Tasarım yalnızca bir nesne üretmek değil, aynı zamanda düşünmeyi görselleştirmektir. Bir duyguyu farklı çizgilerle veya malzemelerle anlatmaya çalışmak, öğrencinin soyut düşünme becerisini ve yaratıcı problem çözme yeteneğini geliştirir. Çünkü burada tek bir doğru yoktur; her yeni yaklaşım, düşünceye açılan başka bir kapıdır. Malzeme, bu dilin sessiz ama güçlü bir ortağıdır. Kağıt, tel, taş, kumaş… Hepsi aynı duyguyu farklı bir tonda aktarır. Korku koyu renkli kumaşta boğucu bir hâl alırken metalde tehditkârlaşır. Mutluluk ise şeffaf camda hafifler, renkli kâğıtta neşelenir. Öğrenci, malzemeyi tanıdıkça şunu fark eder: Her duygu, her malzemede aynı etkiyi yaratmaz. Doğru duygu, doğru malzemeyi ister. Tasarım, evrensel bir anlatım dilidir. Sözcükler kültürden kültüre değişir; ama bir çizginin sertliği ya da bir formun akışkanlığı çoğu zaman herkes için benzer duygular çağrıştırır. Çizgiler, formlar ve dokular sınırları aşan bir ifade yaratır. Sanat ve tasarım arasındaki çizgi de burada incelir. Sanat çoğu zaman saf bir duygusal ifade gibi görünürken; tasarım “problem çözme”yle ilişkilendirilir. Oysa duygularla yapılan bu egzersizler, iki alanın nasıl iç içe geçtiğini gösterir. Estetik, duygu ve işlev; aynı potada erir. Örneğin mutluluk, yukarı yönlü, yumuşak eğrisel ve dairesel formlarla kendini gösterir. Parlak, hafif ve şeffaf malzemeler bu duyguyu destekler. Korku ise kesik, kırık ve zikzak çizgilerle; daralan, sıkışan formlarla hissedilir; koyu ve dikenli materyallerle gerilim artar. Öfke, sert köşelerde, keskin açılarda ve ağır malzemelerde vücut bulur. Huzur ise yatay, dengeli ve akışkan çizgilerle; yumuşak dokularla sakinleşir. Sonuçta bu yaklaşım, tasarım öğrencisine basit ama güçlü bir zinciri öğretir: Duygu → Düşünce → Form → Malzeme. Bu zinciri kurabilen tasarımcı, yalnızca göze hitap eden değil, duyguyla konuşan işler üretir. Çünkü iyi tasarım önce kalbe dokunur; sonra akılda kalır.
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2025 -Cumartesi

Soyut Düşünmek

Duygular görünmezdir. Ölçülemez, tartılamaz, cetvelle hizalanamaz… Ama yine de hepimiz onları hisseder, taşır ve anlatmanın yollarını ararız. Tasarım eğitimi, görünmeyeni görünür kılma çabasıyla başlar; soyut duyguları çizgi, form, renk ve doku gibi somut araçlarla ifade etmeyi öğretir.

Tasarım yalnızca bir nesne üretmek değil, aynı zamanda düşünmeyi görselleştirmektir. Bir duyguyu farklı çizgilerle veya malzemelerle anlatmaya çalışmak, öğrencinin soyut düşünme becerisini ve yaratıcı problem çözme yeteneğini geliştirir. Çünkü burada tek bir doğru yoktur; her yeni yaklaşım, düşünceye açılan başka bir kapıdır.

Malzeme, bu dilin sessiz ama güçlü bir ortağıdır. Kağıt, tel, taş, kumaş… Hepsi aynı duyguyu farklı bir tonda aktarır. Korku koyu renkli kumaşta boğucu bir hâl alırken metalde tehditkârlaşır. Mutluluk ise şeffaf camda hafifler, renkli kâğıtta neşelenir. Öğrenci, malzemeyi tanıdıkça şunu fark eder: Her duygu, her malzemede aynı etkiyi yaratmaz. Doğru duygu, doğru malzemeyi ister.

Tasarım, evrensel bir anlatım dilidir. Sözcükler kültürden kültüre değişir; ama bir çizginin sertliği ya da bir formun akışkanlığı çoğu zaman herkes için benzer duygular çağrıştırır. Çizgiler, formlar ve dokular sınırları aşan bir ifade yaratır.

Sanat ve tasarım arasındaki çizgi de burada incelir. Sanat çoğu zaman saf bir duygusal ifade gibi görünürken; tasarım “problem çözme”yle ilişkilendirilir. Oysa duygularla yapılan bu egzersizler, iki alanın nasıl iç içe geçtiğini gösterir. Estetik, duygu ve işlev; aynı potada erir.

Örneğin mutluluk, yukarı yönlü, yumuşak eğrisel ve dairesel formlarla kendini gösterir. Parlak, hafif ve şeffaf malzemeler bu duyguyu destekler. Korku ise kesik, kırık ve zikzak çizgilerle; daralan, sıkışan formlarla hissedilir; koyu ve dikenli materyallerle gerilim artar. Öfke, sert köşelerde, keskin açılarda ve ağır malzemelerde vücut bulur. Huzur ise yatay, dengeli ve akışkan çizgilerle; yumuşak dokularla sakinleşir.

Sonuçta bu yaklaşım, tasarım öğrencisine basit ama güçlü bir zinciri öğretir:

Duygu → Düşünce → Form → Malzeme.

Bu zinciri kurabilen tasarımcı, yalnızca göze hitap eden değil, duyguyla konuşan işler üretir. Çünkü iyi tasarım önce kalbe dokunur; sonra akılda kalır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve webtvhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.