Sessiz Çöküş: Modern Hayatta Görünmeyen Depresyon
Merhaba değerli dostlar .Bu hafta sizlere modern çağın tüm nimetlerini kullanan toplum bireyleri olarak aslında hepimizin bildiği ama görmezden geldiğimiz bir konuda yazmak istedim. Yazımızın başlığında olduğu gibi görünmez hastalık depresyon.
Modern çağ bireylere birçok kolaylık sunarken aynı zamanda onların duygusal dayanıklılığını zorlayan yeni baskılar da yaratıyor. Özellikle görünmeyen depresyon dalgası dışarıdan “iyi” görünen fakat içsel olarak tükenmiş bireylerin giderek arttığını gösteriyor. Bu kişiler genellikle sosyal ortamlarda gülümseyen, görevlerini yerine getiren ve başarılı görünen insanlar olsa da duygusal açıdan derin bir yalnızlık ve anlamsızlık hissi içindeler. İnsanlar gülümseyerek işlerine gidiyor, sosyal medya üzerinden mutlu anlarını paylaşıyor ve dışarıdan bakıldığında “iyi” görünüyorlar. Ancak bu görüntülerin ardında derin bir ruhsal yalnızlık ve duygusal kopukluk saklı olabiliyor. Depresyon artık sadece yatağından çıkamayan, ağlayan bir insan portresiyle tanımlanmıyor. Modern depresyon, çoğu zaman işlevsel görünen fakat içsel olarak tükenmiş bireylerle karşımıza çıkıyor. Bu kişiler çoğunlukla duygularını bastırıyor, ne hissettiklerini tam olarak tanımlayamıyorlar. Gülüyorlar ama içten gülmüyorlar , çalışıyorlar ama tatmin olmuyorlar.
Bu durumun temel nedenleri arasında dijitalleşmenin yarattığı dikkat dağınıklığı, sosyal medya üzerinden yapılan karşılaştırmalar, ekonomik stres, aidiyet eksikliği ve anlam arayışının giderek daha karmaşık hale gelmesi yer alıyor. Özellikle genç kuşaklarda, "kendini gerçekleştirme" baskısı ile "hayatta kalma" mücadelesi arasında sıkışmışlık hissi derinleşiyor.
Bu depresyon biçimi çoğu zaman geçmişte yaşanmış fakat bittiği zannedilerek ertelenmiş travmaların birikimiyle oluşur. İnsanlar acılarını ifade etmeyi değil, “devam etmeyi” seçtiklerinde zamanla duygusal bir donukluk baş gösterir. Bastırılmış duygular bedene ve davranışlara sızar sonucunda uyku bozuklukları, sinirli ruh halleri, sürekli yorgunluk hissi... Bunlar ruhun sessiz yardım çağrılarıdır.
"Gülümseyen insanlar da acı çeker... Sessizlik, çoğu zaman yardım çağrısıdır."
Depresyon, her ne kadar sinsi ve sessiz ilerlese de umutsuzluk değildir. Psikolojik iyileşme en karanlık duyguların bile bir anlam taşıdığını fark etmekle başlar. Bu farkındalık; kendini tanıma, duyguları kabullenme ve içsel şefkat
gelişimiyle büyür. Bir bireyin kendine doğru çıktığı yolculuk umudu yeşerten ilk adımdır.
Bir travmayı “silmek” değil onunla yaşamayı öğrenmek bireyi daha dirençli ve empatik kılar. Nefes çalışmaları, meditasyon, terapi ve grup paylaşımları, bireyin duygusal ağırlığını hafifletir. İyileşme süreci aynı zamanda bireyin değerleriyle yeniden bağ kurması ve kendi yaşam amacını keşfetmesidir.Her birey yeniden başlayabilir.
Bende bu konuda desteğe ihtiyacı olduğunu hisseden danışanlarıma bilimin ve ilmin bizlere gösterdiği tekniklerle yardımcı oluyorum.Unutmayın bu sinsi hastalık yani depresyon ve stres tüm hastalıkların kökenidir.Sizlerde bu konuda desteğe ihtiyaç duyuyorsanız sorunlarınızı halletmekte yetersiz oldugunuzu düşünüyorsanız profesyonel yardım almaktan çekinmeyin. Bizler sizler için buradayız.
“İyi görünmek zorundayız çünkü duygusal kırılganlık zayıflık sanılıyor.”
Klinik Psikolog Murat ABAOĞLU