Paylaşılmayanın Hikâyesi: Sessiz Zenginlikler

Günümüz dünyasında elimizdekiyle yetinmek değil, daha fazlasına ulaşmak öğretiliyor. Oysa çoğu zaman “fazla” olan aslında ihtiyacımız olmayan hatta ruhsal yük haline gelen şeydir. Bir başkasının gözünde değerli olan bizim gözümüzde artık işe yaramaz sayılabilir. Bu çelişki hem maddi hem de manevi anlamda israfın tanımını yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

Meslektaşım Sayın Fatma Güngör’le yaptığımız bir sohbet sırasında söylediği şu cümle zihnimde yankılandı:

“Senin çöplüğün, başkasının zenginliği olabilir.” Bu söz yalnızca maddi dünyaya değil düşünsel, duygusal ve manevi alanlara da ışık tutuyor. Çünkü biz insanlar çoğu zaman elimizdeki değeri fark etmeden bir kenara bırakır onun artık işe yaramaz olduğunu düşünürüz. Oysa o “artık” dediğimiz şey bir başkasının hayatında dönüştürücü bir etki yaratabilir.

Toplum olarak çoğu zaman elimizdeki kaynakları, bilgileri, duyguları ve hatta umutları israf ediyoruz. Kullanılmamış fikirler, söylenmemiş sözler, paylaşılmamış sevgiler... Bunlar da birer çöplük haline gelebiliyor. Oysa bu “atıklar” başka birinin ihtiyacı olabilir. Bir danışanın geçmişte yaşadığı bir travma başka bir danışanın iyileşme sürecine ışık tutabilir. Bir gencin yazdığı ama kimseye göstermediği bir şiir başka bir gencin kalbine dokunabilir.Bu yüzden, elimizde olanı küçümsemek yerine onun potansiyelini fark etmek gerekiyor. Her düşünce, her duygu, her deneyim bir zenginliktir. Yeter ki onu doğru zamanda, doğru yerde ve doğru kişiyle paylaşabilelim. Çünkü değer sadece nesnede değil anlamda, bağlamda ve paylaşımda gizlidir.

Bir başka açıdan bakarsak bu söz bize alma-verme dengesini de hatırlatıyor. Sahip olduklarımızı paylaşmadığımızda evrenin döngüsünü kesintiye uğratıyoruz. Bilgi, sevgi, deneyim… Bunlar paylaşıldıkça çoğalır. Birinin “fazlası”, başkasının “eksikliği” olabilir. Ve bu denge ancak farkındalıkla kurulabilir.

Çocuklukta bir oyuncak, gençlikte bir fikir, yetişkinlikte bir anı… Bunların hepsi bir gün bir başkasının ihtiyacı olabilir. Belki bir danışan kendi geçmişini çöplük gibi görürken o geçmişin içindeki bir detay başka bir danışanın iyileşme sürecine ışık tutacaktır. Belki bir öğretmen yıllar önce yazdığı ama yayınlamadığı bir metni artık değersiz bulurken o metin bir öğrencinin içsel kıvılcımını ateşleyecektir.

Bu yazı bir çağrı olsun:

Kendi zihinsel, duygusal ve maddi çöplüğümüzü gözden geçirelim . Belki orada başkasının ihtiyacı olan bir zenginlik yatıyordur.Kullanmadığın bir oyuncak senin için artık anlamını yitirmiş olabilir ama bir çocuğun hayal dünyasını genişletebilir. Dolabında yıllardır giymediğin bir kıyafet senin için fazlalıkken bir başkası için sıcaklık ve özgüven olabilir.

Ve unutma her terk edilen şey çürümek zorunda değildir. Bazıları başka bir yaşamda yeniden doğmak için bekler.

Seninle başlar başkasıyla büyür. Değer paylaşımda saklıdır