KİMSE YOKKEN DAHA GERÇEK OLUR İNSAN
Yeni yıla yalnız girmek, çoğu zaman sessiz bir mahcubiyet gibi anlatılır.
Oysa yalnızlık her zaman bir eksilme değildir; bazen insanın kendine ilk kez dürüst olmasıdır.
Kalabalıklar arasında kaybolan nice insan vardır. Gülüşler paylaşılır ama duygular bölünür.
Yan yana durulur ama kimse kimseye gerçekten dokunmaz. Yalnızlık burada bir ceza değil, bir duraktır.
İnsan durur, bakar, hatırlar.
Nerede sustuğunu, nerede kırıldığını, nerede kendinden vazgeçtiğini…
2026’ya yalnız girenler geride bırakılmış sayılmamalı. Onlar, fazla gelen her şeyi geride bırakmıştır.
Yorulduklarını, incindiklerini ve hâlâ ayakta olduklarını kabul edenlerdir. Yalnızlık, geceleri ağır gelir.
Sessizlik bazen içi acıtan bir yankıya dönüşür. Ama aynı sessizlik, sabaha daha sade bir kalp bırakır.
Bu yıl kalabalık vaatler yok. Yüksek beklentiler yok.
Sadece içten bir nefes, biraz cesaret ve kendine sarılma hâli var.
2026, kalbin yavaşladığı bir yıl olsun.
İnsanların azaldığı ama duyguların derinleştiği…
Ve yalnızlığın, insanı tüketen değil, iyileştiren bir yer olduğu bir başlangıç olsun.