Faşizm, kendisinden olmayana yaşam hakkı tanımayan bir rejimdir. Dünyadaki, örnekleri ile bu yaşanmıştır, görülmüştür. Ne yazık ki, güç bende mantığıyla hareket edenler, ülkemizi de bu çarkın içine sokmuşlardır.
Kendilerinden olmayanı düşman belliyorlar, halkın iradesine tahammül edemiyorlar, rakiplerin başarılarını hazmedemiyorlar ve sonuçta, faşizmin en belirgin unsuru olan baskıya yöneliyorlar.
Şimdi, Türkiye'mizde uygulanan tam da budur.
Düşman hukuku uygulanmaktadır artık rahatça ülkemizde.
Tam anlamıyla saldırıya geçmişlerdir. Toplarıyla, tüfekleriyle, tanklarıyla, yargılarıyla, bürokratlarıyla, trolleriyle, gazeteleri ve televizyonlarıyla dört koldan pervasızca saldırıyorlar. Onları bu hale getiren kar topu gibi erimeleridir. Erimektedirler, bitmektedirler ve gitmektedirler. Bu gidişi durdurmak için şeytanın aklına gelmeyecek uygulamalar icat etmektedirler. İtirafçılar, iftiracılar, yalan makinelerini devreye sokmaktadırlar. Hukukun içine etmişler, yargıyı tam anlamıyla kendilerine bağlamış durumdadırlar. Bunlar ne derlerse o yapılmaktadır. Yani, şak söylüyorlar, tak yapılıyor.
Gitmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Elbette, bunu hesap verme korkusu ile yapmaktadırlar. Korkunun ecele yararı yoktur. O hesap bir gün mutlaka sorulacaktır.
Namık Kemal'in dediği gibi, "Felek her türlü eziyet araçlarını toplasın gelsin; millet yolunda bir hizmetten dönersem kahpeyim" diyen binlerce vatan evladı vardır. O vatan evlatlarının toplandığı yer de Cumhuriyet Halk Partisidir.
Belediye Başkanlarını, bürokratları, sanatçıları, gazetecileri, bilim insanlarını derdest ekmekle gidişi önleyeceklerini sananlar, yanılmaktadırlar. Gidişatı önlemeyi bırakın, durdurmaktan bile acizlerdir. Toplumun geniş kesimi, tutuklamalara inanmamakta, bunun planlı bir saldırının ürünü olduğunu düşünmektedir.
Siyasi tarihimizde, bir ana muhalefet partisi üzerinde böylesine çirkin oyunların oynanması telaşlarını göstermektedir. Yargı bağımsızdır hikayesi ile halkı uyuttuklarını sananlar, yargının (ülke genelindeki namuslu yargıç ve savcıları kenarda tutuyoruz) bal gibi hükümetin ya da Tek Adamın emrinde olduğunu halktan gizleyememektedirler. Halkın olayların ayırdında olması bunların telaşlarını artırmaktadır. Onun için elleri ayakları dolaşmaktadır. her gün bir kepazeliğe imza atarak gidişlerini hızlandırmaktadırlar.
Kısacası, Abbas Yolcu'dur. Yolun sonu görülmüştür.
Eskiden, "Ankara'da her yol Ulus'a çıkar" diye bir deyim vardı. Bunu, siyasete uyarlarsak, şimdi bütün yollar CHP'ye çıkıyor.
O nedenle, CHP'yi karıştırmak istiyorlar. Darbeyle bunu yapabileceklerini sanıyorlar. İç sorunlarıyla uğraşan bir CHP'yi daha kolay sindireceklerini umuyorlar. CHP, ne badireler atlatmış bir partidir. Bu işlerin içinden tereyağından kol çeker gibi çıkacak ve iktidar yürüyüşünü sürdürecektir.
Görev yaptığım bir dönem içinde, AKP'nin akla gelmez zulümlerini yaşadığım için, tutuklanan belediye başkanlarının tümünün suçsuz olduğuna inanıyorum. Bu inançla, onların özgürlüklerine bir an önce kavuşmalarını diliyorum.
Kimilerinin beğenmedikleri ( içten içe kıskançlık duydukları) CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gayet güzel gitmektedir. Kitleleri harekete geçirmiş, toplumu canlı ve diri hale getirmiştir. Artık, insanlar korkmamaktalar ve cesurca haksızlıkların karşısına dikilmektedirler. Bunu çiçeği burnundaki CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ekibi sağlamıştır. Solda olup da bu gelişmelere dudak bükenler, küçümseyenler, bir başka değirmene su taşıyanlardır. Gün birlik olma günüdür. Ülkemiz, yönetilememenin etkisiyle, uçuruma doğru gitmektedir. Ülkeyi, birliğine, bütünlüğüne ve gönence taşıyacak parti CHP'dir. Onun için bu gidişe taş koymak isteyenler, biraz utanmalılar ve kenara çekilmelidirler.
Işıklarda uyusun Ferhan Şensoy'un dediği gibi, " Çok faşist bir yağmur yağıyor, bir kocaman şemsiyenin altında toplanma zamanıdır" şimdi.