19 Mayıs Emperyalizme vurulan şamarın ilk adımıdır. 106 yıl önce düşmanı yurttan kovmak için Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıyla Onların anlayışının günümüzde de örnek alınması gerektiğini bugünlerde bir kez daha görüyoruz.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a çıkmaları bir destanın başlangıcıdır. Dış düşmanların saldırıları, içteki işbirlikçilerin ihanetleri karşısında yurdu bağımsızlığına kavuşturmak için Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal ve arkadaşları emperyalizme karşı mücadeleyi başlatırken din, ırk, sınıf, mezhep ayrımcılığı yapmadan salt halkın gücüne güvenerek, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve cumhuriyet özlemiyle yola çıkmışlardı. Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a ayak basarken, her türlü mandacılığı elinin tersiyle itmiş ve “Bağımsızlık benim karakterimdir” demiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları siyasi egemenlik anlayışı açısından dünyaya meydan okumuşlar ve bunun sonucunda da ülkeyi bağımsızlığına kavuşturduktan sonra cumhuriyet ve demokrasiyle buluşturmuşlardır. Kenarından köşesinden iç ve dış düşmanlar tarafından didik didik edilmek istenen laik cumhuriyet işte bu ruhla dimdik ayaktadır. Gönül ister ki; Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sayesinde ülkeyi yönetme yetkisine sahip olanlar, bu ruhu anlayabilsinler ve gereği gibi davranabilsinler.
19 Mayıs her yıl daha büyük bir coşkuyla kutlanması gerekirken, yeni yeni engellerin ortaya çıkarılması bazı kafaların amaçlarını da ortaya koymaktadır. Son zamanlarda Atatürk'e karşı yapılan saldırılar bunun en belirgin örneğidir. Ancak, ulusal bayramlarımızı kutlamayı engellemeye çalışanlar bilmelidirler ki, dini referans alarak ulusal bayramlarını kutlamayanlar gün gelir dini bayramlarını da kutlayamaz hale gelirler. Toplumun inançlarını yaşayabilmesi için tam bağımsız bir ülkeye sahip olunması gerekir. Daha açık bir deyimle, ulusun kendi gücünden başka hiçbir güce inanmaması doğru olandır. Oysa, son yıllarda görülen, bizim hızla bağımlı hale gelişimizdir.
19 Mayıs'ta başlatılan bu büyük hareket ülkeyi bağımsızlığa taşımıştır. 19 Mayıs'a karşı çıkmak, ülkeyi geriye getirmekten başka bir anlam taşımaz. O nedenle, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere toplumun tüm kesimleri, özellikle gençlik; bugünün anlamını ve önemini kavramalıdır. Bu kavranılır ve içselleştirilirse, bağımsız bir Türkiye ülküsü gerçekleşebilir.
Ülkeyi yönetenler; 19 Mayıs ruhuna sahip olabilselerdi, büyük Atatürk'ün dediği gibi, her alanda tam bağımsızlık ilkesini benimseyebilselerdi, yurtta barış dünyada barış diyebilselerdi, çağdaşlığı hedefleyebilselerdi bugün çok daha farklı bir konumda olurduk.
Onlar Atatürk gibi düşünemedikleri için ülkeyi bir bataklığın içine soktular. Ekonomik anlamda dışa bağımlı hale getirilen bu ülke ne yazık ki, eğitimde, sağlıkta fırsat eşitliğini yaratamadığı için sefilleri oynuyor. Toplumdaki gelir dağılımı haksız, adaletsiz, eşitsiz bir şekilde rantiyenin eline geçiyor. Üretim yapamaz hale geliyor ülke. Toplu iğne bile üretemeyen bir ülkeyi, kısa zamanda büyük sanayii tesislerine kavuşturan Cumhuriyetin, kazanımları bilinçli bir Cumhuriyetin, kazanımları çıkarıyor ve sermayesini, tesisini yabancılara satıyor. Onun için yoksulun çocuğu okuyamıyor, onun için gençleri iş bulamıyor. Onun için çalışanları kölelik ücretine mahkûm oluyor. Onun için parası olmayan sağlık hizmetinden gereği gibi yararlanamıyor. Dünyada örneği olmayan bir model ile ülkeyi kalkındıranların aksine önüne geleni satarak vahşi bir özelleştirme siyasası uygulayanlar insanlarını mutlu edemiyorlar.
Bugün Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun'a çıkarak başlattıkları bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesinin 106. yılını kutlayacağız. Bu kutlu günün arifesinde, bölücülerin Lozan'a, 1924 Anayasasına, Cumhuriyetin temellerine ve Atatürk'e karşı saygısızlıklarının gölgesinde biraz buruk da olsa kutlayacağız. Birileri de kutlatmamak için kısıtlamalar getirecekler, engellemelerde bulunacaklar.
Ancak, bunlara güçleri yetmeyecektir. Güçlerinin yetmeyeceği, Atatürk'e son yapılan saldırılarda ortaya konulan sivil inisiyatifin tepkileri ile ortaya çıkmıştır. Atatürk, yenilmeyen, yenilemeyecek bir güçtür ve öyle kalmaya devam edecektir.
Çünkü, bu ulus işin ta başında mandacılığı reddetmiş ve tam bağımsızlık ülküsü etrafında birleşmiştir.